Metro Türkiye’den “Tabağında ne var?” hareketi: Gıdaların izini sür, bilgiyle beslen
Gıda güvenliği konusunda hayata geçirdiği ilklerle sektöre öncülük eden Metro Türkiye, “Tabağında ne var?” hareketiyle 2014 yılında başlattığı izlenebilirlik uygulamasını bir adım öteye taşıyor. Türkiye’de ilk kez 2014 yılında ette izlenebilirlik uygulamasını başlatan Metro Türkiye, balık ürünleri ve bal ile devam eden bu uygulamasını meyve ve sebze ürünlerine de taşıdı.
Metro Türkiye’de yer alan toplam 8.500 adet ürünü kapsayan 430 taze sebze ve meyve çeşidinin tarladan sofraya uzanan hayat hikâyesi, 15 farklı izlenebilirlik bilgisi ile paylaşılıyor. Hem profesyonel müşteriler hem de son tüketiciler, ürünün etiketinde yer alan QR kodu okuttuğunda, hangi çiftçinin ürünü hangi tarlada ne zaman hasat ettiğinden, ürünün pestisit ve ağır metal analizlerine, hasat edildiği tarla ve paketlendiği tesislerin gıda güvenliği ve adil çalışma koşullarına uyumluluk denetimlerinden, organik ürün sertifikasına ve besin değeri analizlerine kadar tüm hikâyesini görebilecek ve güvenle tüketebilecek.
105.000 üreticiden gelen 8.500 ürün QR kodla izleniyor
Pandemi ile birlikte artan gıda güvenliği talebine yönelik olarak temel gıdaların tümünde izlenebilirlik sağlayan Metro Türkiye, müşterilerinin tükettikleri gıdalarla ilgili olası tüm sorularını yanıtlıyor. Metro Türkiye’nin meyve sebze ürünlerinde gıda güvenliği ve adil çalışma koşullarında güvenceyi sağlayabilmek amacıyla organize ettiği tarla ve paketleme tesisi denetimleri takip edilebiliyor, ürün bir kooperatif ürünü ya da coğrafi işaretli ise bu bilgilere de kolaylıkla ulaşabiliyor. Yüzde 100 gıda güvenliği hedefiyle 30 yılda 1.550 tarlayı yerinde kontrol eden, 189 bin analiz gerçekleştiren Metro Türkiye, tedarikçilerin hem tesislerini hem de ürünlerini belli periyotlarda denetliyor. 430 meyve-sebze çeşidinde 8.500 ürün, başta pestisit ve ağır metal olmak üzere 530 parametrede test edildikten sonra tüketicilere sunuluyor. İzlenebilirlik uygulaması için tedarikçilerine özel eğitimler de veren Metro Türkiye, kendi geliştirdiği sistemle iş birliği yaptığı kooperatif ve tedarikçilerine bağlı 105 bin üreticiye de dokunarak, yerel üretime ve üreticiye de destek oluyor.
“Gıdaların izini sür, bilgiyle beslen”
Tüketicileri de ne yedikleri konusunda daha bilinçli olmaya davet eden “Tabağında ne var?” hareketi, Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng’ün ev sahipliğinde Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner ve Sağlıklı Beslenme Uzmanı Dilara Koçak’ın katılımıyla gerçekleşen basın toplantısında duyuruldu.
Gıda güvenliğindeki mevcut durumu göz önünde bulundurarak tüketicilere “Tabağında ne var?” sorusunu sorarak yola çıktıklarını söyleyen Sinem Türüng, “Kovid-19 pandemisinin güvenli ürün seçiminde farkındalık yaratması, taklit ve tağşişte yaşanan artışlar ve kontrolsüz, bilinçsiz pestisit kullanımı gıdanın olduğu her yerde beklentileri değiştiriyor. Bugün, gıdamızın güvenliği adına en kritik bilgilere, örneğin gıdanın hangi tarlada yetiştirildiğini, hangi çalışma koşulları altında, hangi denetim ve analizlerden geçerek tabağımıza kadar geldiğini ürün etiketlerinden öğrenemiyoruz. Oysa ki, gıdamızın asıl hikâyesi ve yolculuğu burada başlıyor. Metro Türkiye olarak 430 çeşitte 8.500 meyve sebze ürünümüzün tamamının tabağımıza kadar olan tüm yolculuğunu, kurduğumuz denetleme ve gıda güvenliği sistemimiz ile müşterilerimizle paylaşmaktan ve bu konuda toplumsal bir bilinç yaratmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. ‘Tabağında ne var?’ hareketi ile tüketicilere ‘Gıdaların izini sür, bilgiyle beslen!’ diyerek tabaklarında ne olduğunu şeffaflıkla öğrenebilecekleri, sektörümüzde bir ilk olarak 15 farklı başlık altında bilgi sunan bir izlenebilirlik sistemi hayata geçiriyoruz. İklim değişikliğinin geldiği noktanın ve genç nüfusun bilinçli yaklaşımının da etkisiyle pek çok tüketicinin alternatif proteinler, güvenli gıda, sorumlu kaynak konularında daha bilinçlendiğini ve ürün seçimlerinde bu başlıklara dikkat ettiğini de görüyoruz. Biz bu değişimin geçici değil kalıcı olacağına inanıyoruz ve herkese tabağında ne var ne kadar farkındasın diyoruz” dedi.