Coğrafi işaretle yükselen Edremit Zeytinyağı: FestOlive 2025 heyecanı

Edremit Körfezi… Binlerce yıllık zeytin ağaçlarının gölgesinde, bereketli toprakların ve emeğin birleştiği eşsiz bir coğrafya. Bu toprakların altın yeşili zeytinyağını dünyaya tanıtmak, hak ettiği değere ulaştırmak ve geleceğe miras bırakmak için yıllardır özveriyle çalışan bir isim var: Sayın Ahmet Çetin. Hem Edremit Ticaret Odası Başkanı hem de bölgenin zeytin–zeytinyağı konusundaki en güçlü savunucularından biri.

Ahmet Bey, sadece üreticilerin değil, tüm bölgenin ekonomik ve kültürel değerlerinin koruyucusu olarak da biliniyor. Edremit Ticaret Odası öncülüğünde başlatılan coğrafi işaret alma süreci, Edremit zeytin ve zeytinyağının marka değerini yükseltirken, uluslararası pazarda da güçlü bir konum kazandırdı. İşte bu başarı, bölge üreticilerinin emeğine, kalitesine ve hikâyesine bir onay niteliği taşıyor.

Bu yıl 24-25-26 Ekim tarihlerinde ikinci kez düzenlenecek FestOlive – Zeytinyağı Tadım Festivali, artık yalnızca ulusal değil, uluslararası bir etkinlik olarak takvimlerde yerini aldı. Edremit Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde, Ahmet Çetin’in vizyonu ve liderliğiyle şekillenen bu festival, zeytin ve zeytinyağını sadece bir gıda değil, kültür, sağlık ve yaşam biçimi olarak tanıtmayı amaçlıyor.

Geçen yıl Güre Sahili’nde denizin iyot kokusu ile zeytinyağının lezzeti ve nefaseti eşliğinde bir araya geldiğimiz Edremit Ticaret Odası Başkanı Sayın Ahmet Çetin ile bu yıl da festival öncesi bir araya geldik ve bu eşsiz coğrafyanın hikayesini, hem coğrafi işaretin perde arkasını, hem de FestOlive’in bölgeye ve dünyaya yansıtacağı vizyonu konuştuk.

Ahmet Bey, sizi hem Edremit Ticaret Odası Başkanlığı hem de zeytin–zeytinyağı alanındaki çalışmalarınızla tanıyoruz. Öncelikle sizi bu görevlere taşıyan hikayenizi bizimle paylaşır mısınız?

Benim için hikayemin özü doğduğum ve büyüdüğüm topraklarda gizli. Edremit sadece yaşadığım yer değil; beni şekillendiren, değerlerimi oluşturan bir memleket. Çocukluğumdan bu yana ticaretin, üretimin ve emeğin içinde oldum. Babam zeytin-zeytinyağı sektöründe uzun yıllar çalışmalar yapmış, gelişmesinde büyük katkılarda bulunmuştur. Ben de babamın çalışmaları ve bölgemizde yetişmiş olmanın getirdiği sorumlulukla bunu kendime görev edindim.

Çocukluğunuzdan zeytinle olan ilişkinizden bahsetsek zeytin sizin için ne ifade ediyor bugüne bu bağ nasıl gelişti?

Peki bölgenin zeytincilik potansiyelini ilk fark ettiğiniz anı hatırlıyor musunuz?

Zeytin bizim kültürümüzde sadece bir ürün değil, bir yaşam biçimi. Çocukluğumda aile büyüklerimle birlikte zeytin bahçelerine gider, hasat zamanının o özel havasını yaşardım. O günlerde duyduğum toprak kokusu ve zeytinin bereketi hala hafızamda ilk günkü gibi canlıdır.

Bölgenin zeytincilik potansiyelini fark ettiğim an ise çok erken yaşlarda oldu. Çünkü burada yaşayan herkes bilir ki Edremit Körfezi’nde neredeyse her evin, her ailenin hayatı bir şekilde zeytine dokunur.

Biliyoruz ki Yeşil Çizik Zeytini ve Edremit Zeytinyağı artık coğrafi işaretli. Edremit Ticaret Odası olarak bölgenin zeytin ve zeytinyağı sektörünü geliştirmek için başlattığınız coğrafi işaret sürecinde mutlaka zorluklarla da karşılaşmışınızdır, en büyük zorluk neydi?

Coğrafi işaret süreci hem uzun hem de sabır isteyen bir yolculuktu. En büyük zorluk tüm paydaşların aynı amaç etrafında birleşmesini sağlamak oldu. Üreticilerden ihracatçılara, kamu kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok aktörün ortak vizyonda buluşması gerekiyordu. Bizim için önemli olan bu değerli ürünlerin sadece bir tescil alması değil, aynı zamanda korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması ve üreticiye katkıdan bulunmaktı.

Coğrafi işaretin alınmasıyla birlikte üreticiye ve bölge ekonomisine nasıl katkılar sağlandı? Uluslararası pazarda coğrafi işaretin bölgemize kazandıracağı avantajlar olacak mı, neler olacak?

Coğrafi işaret üretici için emeğinin hakkını alabilmesinin teminatıdır. Ürünlerimizin kalitesi artık sadece bizler tarafından değil, uluslararası düzeyde de tescillenmiş oldu. Bu sayede fiyat istikrarı, marka değeri ve katma değer artışı sağlandı. Uluslararası pazarda ise “Edremit” adı artık bir güven unsuru. Tüketici, etikette Edremit gördüğünde bu ürünün belirli standartlarda üretildiğini, doğallığını ve kalitesini biliyor.

FestOlive bu yıl ikinci kez düzenleniyor ve uluslararası bir boyut kazanıyor. Bu sizin ve Edremit Ticaret Odası’nın vizyonu açısından ne ifade ediyor? Önümüzdeki dönemde zeytin ve zeytinyağı sektörüne yönelik “hayata geçirmeyi planladığınız projeler var mı?” diye sormayacağım. Çünkü biliyorum sorunun cevabını, neler diye sormam daha uygun olur gibi ne dersiniz?

FestOlive bizim için sadece bir festival değil, bölgenin vizyon belgesi. İkinci yılında uluslararası boyut kazanması ise Edremit’in artık sadece Türkiye’de değil, dünyada da söz sahibi olabileceğini kanıtlıyor. “Neler?” sorusuna gelince; üreticiden tüketiciye uzanan zinciri daha güçlü kılacak, bölgeyi bir marka destinasyon haline getirecek adımlarımız olacak. Fakat uygun zamanı geldiğinde bunların neler olduğunu birlikte öğreneceğiz. Şimdilik heyecanını kaçırmayalım.

Festivalin bu yılki en önemli yenilikleri neler? FestOlive’i yalnızca bir festivalden öte, bölge tanıtımı ve ticareti için, özellikle üreticiler için nasıl bir fırsat olarak görüyorsunuz?

Bu yıl en önemli yeniliğimiz festivalin uluslararası boyutunun güçlenmesi. Yurt dışından şefler, uzmanlar ve sektör temsilcilerinin katılımıyla hem üreticilerimizin dünyaya açılma fırsatı doğuyor hem de tüketiciler için bilinçlenme ortamı oluşuyor. FestOlive’i sadece bir eğlence etkinliği değil, üretici için bir vitrin, bölge için ise bir ekonomik kaldıraç olarak görüyorum.

Geçen yılki festivalden sonra hemen çalışmalara başladınız sanırım. İstatistiksel olarak bilgi verebilir misiniz? Katılımcı firma/üretici sayısı, ziyaretçi sayısı, getirileri gibi….ve de en çok sizi mutlu eden hafızanızda yer eden tüm yorgunluğunuzu alıp götüren bir anı/an ya da bir geri dönüş hangisiydi?

Evet, ilkini 2024 yılında düzenlediğimiz FestOlive bizim için adeta bir başlangıç oldu. Üç gün boyunca tam 32.600 ziyaretçiyle buluştuk. Toplamda 42 stant açıldı ve bu stantlarda üreticilerimiz ürünlerini hem yerli hem de yabancı misafirlere tanıtma imkanı buldu. Beni en çok mutlu eden an ise üreticinin emeğininin hak ettiği değere ulaştığını görmekti. Rakamlar çok değerliydi ama asıl kıymetli olan bu sayede üreticilerimizin yüzündeki gururu görmekti.

Ahmet Bey, zeytin ve zeytinyağı konusunda dünya çapında söz sahibi olmak için bölge olarak neler yapmamız gerektiğine dair son görüşlerinizi de aldıktan sonra, Festival ziyaretçilerine, üreticilere ve bölge halkına vermek istediğiniz mesajınızı da almak isteriz.

Dünya çapında söz sahibi olabilmek için öncelikle kaliteyi korumalı, sürdürülebilir üretimden ödün vermemeliyiz. Birlik ve beraberlik içinde hareket etmek, markalaşmayı güçlendirmek çok önemli. Bölge halkına, üreticilerimize ve festival ziyaretçilerimize mesajım ise şu: Bu topraklar bize sadece ürün değil, bir kimlik veriyor. Hep birlikte bu kimliği koruyup gelecek nesillere aktarmalıyız.

Bu güzel röportaj için Sayın Ahmet Çetin’e teşekkür ediyor, FestOlive Zeytinyağı Tadım Festivali’ne ve Edremit’e kazandırdıkları değerli katkılar için tebrik ediyoruz.