Annelerin israfa bakışları
Annelerin israfa bakışları
Yıkılan suyun altında kalan şehirlerin doğayı kurumaktan geçer doğayı kurumanın tek yolu doğaya yapılan israfı önleyerek gerçekleşebilir.
Her annenin evin ekonomisine katkı sağlamak için israfı önleme, emeğin zorlukları üretim saygınlığı gibi birçok değeri içinde barındıran sürekli önlemler alırlardı anneler. Çünkü biliyorlardı doğadan gelecek tahribatları ve yıkımları.
Birçok annenin hayatında okul okuma olmadan bu tür bilgileri bilmeleri kulaktan kulağa anlatılarak uygulanıyordu ve ev ekonomisine katkı sağlıyorlardı.
Bazen akşamdan kalan bulgur pilavı ertesi gün farklı bir dokunuş ile hemen başka bir lezzete bürünür ev ahalisine tekrar yemek olarak sunulurdu.
Çünkü başlarında birçok kıtlık açlık sefalet doğanın tahribatları yaşamışlar
Çok ilginç tır kıtlık sonraları öğütülen buğdayı içine beyaz taşı öğütülüyordu ve bu öğütülen taş unu çoğaltmak için karıştırıyorlardı ekmeğin içine ya bizler…!
Mezopotamya ovası veya toprakları birçok halk tarafında kutsal olarak görüyorlar.
Bu sebeple Mezopotamya topraklarının üzerinde yetişen buğdayı ve buğday ailesi de kutsal değer olarak biliniyor ve saygı duyuluyor ki birçok kapı eşiğine sandalye kalabalık geçitlerde abbaralerin üstüne buğday sümbüllünü simgeliyorlardı
Buğdayın bin bir çeşide dönülmesi ve gittikçe hayatımızda çok büyük değere dönüldüğü gibi aynı zamanda yaşam kaynağımız haline gelmiştir.
Buğdayın 12 aşamayla işlenerek sonrası ekmek olması hiç ama hiç çöpe gitmezdi(gitmemeli) ekmeğin değerli olduğu zamanlarda hemen geri dönüşüm planlarını devreye girerdi evin büyük emektarları anneler;
Mesela;
Ekmek hafif kuruduğunda balık ekmek, sarımsaklı ekmek, ekmek kavurması veya başka sıvı bir yemekle tüketiliyordu çünkü ekmeğin insanlar için üretildiği bilincindeydiler.
Yaşamın bütün zorluklarının olduğu eski yıllarda, aslında doğallığın ve lezzetin yüzlere vurduğu yıllardır o yıllar...
İnsanların Yaşam kalitesi yükseldikçe daha çok israfın olduğu daha çok atığın atıldığı daha çok gıdanın tüketmeden tüketime gittiği bir dünya karmaşasını yaşıyoruz.
Arayıp cevabı bulamadığımız birçok soru olduğu gibi.
Mutluluk arayışımızın içinde geçmiş hayata dair ve yaşamsallıklar olsa da ulaşamıyoruz ne o eski lezzete ne o mutluluğa…
Belki de kendimize sormamız gereken o kadar çok şey var ki
Neden? Ve nedenlerin arkasında unuttuğumuz zorlukla kazanılan hayat hikayeleri.
Çıkılması o kadar güç şeyler var sosyal olduğumuzu sanıp farkına varmadan bireyin yalnızlaşmasına doğru gidiyor aslında
Seyahat aşamalarınızda aynı koltukta saatlerce oturduğumuz ve hiç konuşmadan tanışma sosyal paylaşım yapmadan inilecek durakta aslında bir başlangıcın sonuna geliniyor.
Tıpkı aynı sitede aynı binanın kapısında yıllarca kalıp sabahları günaydın selamı dahi vermeden başka bir siteye taşımamız gibi…
Kendilerinden küsmüş yöneticiler ve idareciler kırmızı halılar üzerinden yürüyerek devasa konferans salonlarında izleyicilerine yapacakları söyleşilerinde sosyalleşmeyi ve paylaşmayı nasıl mutlu olmayı başkalarına anlatmaya başlar.
Konuşmacılar;
Aslında önemli olan israf, fazlalık olan alışkanlıklardan vaz geçmektir birazcık kendileri etkilenseler anlasalar kendi söylediklerinden.
Doğaya ve denize verdiğimiz tahribatlar sonu alınamayacak problemler bugün olduğu gibi yarınlarda devam edecektir
Ama niye devam etsin doğaya olan düşmanlıklar…!
Doğanın intikamı her zaman büyük olmuştur mutluğumuza veya ekonomimize
Dünyada ki bütün ülkeler küresel ısınma ile mücadele ediliyor gibi gösteriliyor ise sayısız toplantı yapıyor olsa da dünyanın önder zenginleri için birçok şey aslında politikanın kuralları ve gereksinimleridir.
Konuşmacılar;
Dünyayı kendi programlarına göre yönlendirilmelerine devam edeceklerdir.
İsrafı önleyerek bir nebzede olsa doğaya dost olabileceğimizi düşünüyorum.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.