Dergi1
Dergi Anons

Tuba Özçakmak ile yemek fotoğrafçılığı üzerine ‘Lezzetin Sanatla Buluştuğu Nokta’

Vitrin 20.07.2025 - 10:48, Güncelleme: 20.07.2025 - 10:48 831 kez okundu.
 

Tuba Özçakmak ile yemek fotoğrafçılığı üzerine ‘Lezzetin Sanatla Buluştuğu Nokta’

Fotoğraf ve stilistlik alanındaki üretimleriyle sadece bir meslek icra etmiyor, aynı zamanda gastronomi kültürünü görünür kılıyor. Akademik dünyadan sektör profesyonellerine, yeni nesil şeflerden uluslararası markalara uzanan katkılarını ve mesleğin önemini Favori Lezzetler okuyucularına anlattı. Bu keyifli sohbeti kendisinden dinliyoruz.
Tuba Özçakmak, mimarlıktan gelen estetik bakışıyla mutfağın görsel yüzünü yeniden tanımlayan bir isim. Fotoğraf ve stilistlik alanındaki üretimleriyle sadece bir meslek icra etmiyor, aynı zamanda gastronomi kültürünü görünür kılıyor. Akademik dünyadan sektör profesyonellerine, yeni nesil şeflerden uluslararası markalara uzanan katkılarını ve mesleğin önemini Favori Lezzetler okuyucularına anlattı. Bu keyifli sohbeti kendisinden dinliyoruz. Sizi tanımayanlar için başlayalım.Tuba Özçakmak kimdir? Akdeniz Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı mezunuyum. Ancak yaklaşık 10 yıldır yemek fotoğrafçılığı ve stilistliği alanında profesyonel olarak çalışıyorum. Kendi stüdyomda ve gıda işletmelerinde çekimler gerçekleştiriyorum. Yemeği yalnızca estetik olarak değil, kültürel bir değer olarak görüyorum. Mimarlık eğitimimden gelen kompozisyon, doku ve ışık algısı bu alanda bana büyük avantaj sağladı. Bu alanda üretmek sadece görselleştirme değil, aynı zamanda kültürel bir aktarım. Bu konuda neler söylersiniz? Bir yemek görseli sadece iştah açmaz; bir hikâye anlatır. O hikâyenin içinde gelenek vardır, coğrafya vardır, kimlik vardır. Ben de bu kültürel derinliği çağdaş bir estetikle buluşturarak görünür kılmaya çalışıyorum. Yoğurtlu bir meze, sadece bir tarif değil; bir ailenin geçmişidir. O yüzden görsel üretim benim için aynı zamanda kültür taşıyıcılığıdır. Verdiğiniz eğitimlerin de bu anlamda büyük etkisi var. Nerelerde ders veriyorsunuz? Kendi stüdyomda düzenli olarak workshoplar ve uzun dönem eğitimler veriyorum. Ayrıca Haliç Üniversitesi ve Gedik Üniversitesi Aşçılık Programlarında “Yemek Stilistliği ve Fotoğrafçılığı” dersini verdim. Bu dersi her iki kurumda da ilk kez ben başlattım ve tüm müfredatını kendim hazırladım. Öğrencilerle birlikte hem teknik hem de estetik temelli bir görsel dünya kuruyoruz. Dönem sonunda sergiler gerçekleştiriyoruz. Bu derslerin sektöre nasıl bir katkı sunduğunu düşünüyorsunuz? Bu dersler, gastronomi öğrencilerine yepyeni bir bakış açısı ve kariyer fırsatı sunuyor. Artık iyi bir şef olmak sadece lezzet üretmekle sınırlı değil. Sunumu bilmek, anlatım kurmak, yemeği görselleştirmek de gerekiyor. Yemek fotoğrafçılığı ve stilistliği bilgisi, mezunlara alternatif bir meslek dalı açıyor. Kendi işini kurmak, içerik üretmek, markalarla çalışmak gibi pek çok kapı aralanıyor. Bu alanı öğrenen öğrenciler, klasik mutfak kariyerinin ötesine geçebiliyorlar. Peki bir yemek fotoğrafçısı ve stilisti nerelere çalışır? Bu meslek hayatın neresinde? Aslında farkında olmadan her gün, her yerde yemek fotoğrafçılarının ve stilistlerinin emeğiyle karşılaşıyoruz. Market rafında gördüğünüz ambalajlı bir ürünün üzerindeki cezbedici fotoğraftan, restoranların masa üstü menülerine; dijital sipariş ekranlarından billboard’lara; sosyal medya reklamlarından tarif kitaplarına kadar uzanan geniş bir yelpazede bu uzmanlığa ihtiyaç var. Menü tasarımları, kampanya afişleri, e-ticaret sitelerindeki ürün görselleri, televizyon reklamları, kataloglar, zincir restoranların franchise sunumları ve markaların global pazarlama içerikleri dahil olmak üzere yemek görselliği çok çeşitli alanlarda yer buluyor. Bu da mesleğin sadece estetik değil, aynı zamanda ticari bir güç olduğunu gösteriyor. Ben de son 10 yılda, çok sayıda markayla çalıştım; gerek ulusal gıda zincirlerine ürün görselleri, gerekse restoranlara ve gıda üreticilerine menü fotoğrafları hazırladım. Her bir proje, sadece bir çekim günü değil; aynı zamanda bir strateji, bir anlatım, bir estetik vizyon barındırıyor. Bu da işi yalnızca “fotoğraf çekmekten” çıkarıp, gıdanın pazarlanmasına yön veren profesyonel bir katkı haline getiriyor. Bu alandaki üretimlerin gastronomi sektörüne etkisi nedir? Yemeğin satışa dönüşmesinde görsel çok güçlü bir etkendir. Bugün sosyal medya, menü tasarımları, reklam kampanyaları, e-ticaret platformları hep görsellik üzerinden çalışıyor. Doğru bir fotoğraf, markayı yukarı taşır; hatalı bir görsel, lezzeti bile arka plana atabilir. Dolayısıyla bu alanda çalışan profesyoneller, sektörün görünmeyen ama en kritik halkalarından biridir. Benim sunduğum hizmet; sadece bir kare fotoğraf değil, bir ürünün hikâyesini anlatmak, markanın ruhunu yansıtmak ve pazarlama sürecine ciddi katkı sağlamaktır. Özellikle ihracat yapan ya da yurtdışı pazara açılmak isteyen markalar için görsel dilin evrenselliği çok önemli. Mesleğin evrensel yönüne biraz daha değinir misiniz? Yemek evrensel bir dildir. Aynı şekilde, yemek görselliği de kültürlerarası bir köprü olabilir. Bir tabak mantı ya da bir zeytinyağlı yaprak sarma, doğru ışık ve doğru styling ile dünyanın her yerinde bir hikâyeye dönüşebilir. Bu işin uluslararası platformlarda karşılık bulması da bu yüzden. Görsellik, lezzetin dünyaya açılan penceresidir. Ben bu yüzden yemek fotoğrafçılığını sadece bir meslek olarak değil, kültürel bir anlatım biçimi olarak görüyorum. Ve bu alanın hem sektörel hem sanatsal hem de ekonomik boyutta büyümeye devam edeceğine inanıyorum. Son olarak bu alana ilgi duyan gençlere öneriniz nedir? Öncelikle merak etsinler, denesinler. Sunumdan çekime, ışıktan kompozisyona kadar çok boyutlu bir alan burası. İyi yemek yapmanın ötesine geçip, anlatmayı öğrenmeliler. Bu meslek hem özgür hem yaratıcı hem de dinamik. Ve en önemlisi: kendi ifadenizi oluşturmanıza olanak sağlar.
Fotoğraf ve stilistlik alanındaki üretimleriyle sadece bir meslek icra etmiyor, aynı zamanda gastronomi kültürünü görünür kılıyor. Akademik dünyadan sektör profesyonellerine, yeni nesil şeflerden uluslararası markalara uzanan katkılarını ve mesleğin önemini Favori Lezzetler okuyucularına anlattı. Bu keyifli sohbeti kendisinden dinliyoruz.

Tuba Özçakmak, mimarlıktan gelen estetik bakışıyla mutfağın görsel yüzünü yeniden tanımlayan bir isim. Fotoğraf ve stilistlik alanındaki üretimleriyle sadece bir meslek icra etmiyor, aynı zamanda gastronomi kültürünü görünür kılıyor. Akademik dünyadan sektör profesyonellerine, yeni nesil şeflerden uluslararası markalara uzanan katkılarını ve mesleğin önemini Favori Lezzetler okuyucularına anlattı. Bu keyifli sohbeti kendisinden dinliyoruz.

Sizi tanımayanlar için başlayalım. Tuba Özçakmak kimdir?

Akdeniz Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı mezunuyum. Ancak yaklaşık 10 yıldır yemek fotoğrafçılığı ve stilistliği alanında profesyonel olarak çalışıyorum. Kendi stüdyomda ve gıda işletmelerinde çekimler gerçekleştiriyorum. Yemeği yalnızca estetik olarak değil, kültürel bir değer olarak görüyorum. Mimarlık eğitimimden gelen kompozisyon, doku ve ışık algısı bu alanda bana büyük avantaj sağladı.

Bu alanda üretmek sadece görselleştirme değil, aynı zamanda kültürel bir aktarım. Bu konuda neler söylersiniz?

Bir yemek görseli sadece iştah açmaz; bir hikâye anlatır. O hikâyenin içinde gelenek vardır, coğrafya vardır, kimlik vardır. Ben de bu kültürel derinliği çağdaş bir estetikle buluşturarak görünür kılmaya çalışıyorum. Yoğurtlu bir meze, sadece bir tarif değil; bir ailenin geçmişidir. O yüzden görsel üretim benim için aynı zamanda kültür taşıyıcılığıdır.

Verdiğiniz eğitimlerin de bu anlamda büyük etkisi var. Nerelerde ders veriyorsunuz?

Kendi stüdyomda düzenli olarak workshoplar ve uzun dönem eğitimler veriyorum. Ayrıca Haliç Üniversitesi ve Gedik Üniversitesi Aşçılık Programlarında “Yemek Stilistliği ve Fotoğrafçılığı” dersini verdim. Bu dersi her iki kurumda da ilk kez ben başlattım ve tüm müfredatını kendim hazırladım. Öğrencilerle birlikte hem teknik hem de estetik temelli bir görsel dünya kuruyoruz. Dönem sonunda sergiler gerçekleştiriyoruz.

Bu derslerin sektöre nasıl bir katkı sunduğunu düşünüyorsunuz?

Bu dersler, gastronomi öğrencilerine yepyeni bir bakış açısı ve kariyer fırsatı sunuyor. Artık iyi bir şef olmak sadece lezzet üretmekle sınırlı değil. Sunumu bilmek, anlatım kurmak, yemeği görselleştirmek de gerekiyor. Yemek fotoğrafçılığı ve stilistliği bilgisi, mezunlara alternatif bir meslek dalı açıyor. Kendi işini kurmak, içerik üretmek, markalarla çalışmak gibi pek çok kapı aralanıyor. Bu alanı öğrenen öğrenciler, klasik mutfak kariyerinin ötesine geçebiliyorlar.

Peki bir yemek fotoğrafçısı ve stilisti nerelere çalışır? Bu meslek hayatın neresinde?

Aslında farkında olmadan her gün, her yerde yemek fotoğrafçılarının ve stilistlerinin emeğiyle karşılaşıyoruz. Market rafında gördüğünüz ambalajlı bir ürünün üzerindeki cezbedici fotoğraftan, restoranların masa üstü menülerine; dijital sipariş ekranlarından billboard’lara; sosyal medya reklamlarından tarif kitaplarına kadar uzanan geniş bir yelpazede bu uzmanlığa ihtiyaç var.
Menü tasarımları, kampanya afişleri, e-ticaret sitelerindeki ürün görselleri, televizyon reklamları, kataloglar, zincir restoranların franchise sunumları ve markaların global pazarlama içerikleri dahil olmak üzere yemek görselliği çok çeşitli alanlarda yer buluyor. Bu da mesleğin sadece estetik değil, aynı zamanda ticari bir güç olduğunu gösteriyor.
Ben de son 10 yılda, çok sayıda markayla çalıştım; gerek ulusal gıda zincirlerine ürün görselleri, gerekse restoranlara ve gıda üreticilerine menü fotoğrafları hazırladım. Her bir proje, sadece bir çekim günü değil; aynı zamanda bir strateji, bir anlatım, bir estetik vizyon barındırıyor. Bu da işi yalnızca “fotoğraf çekmekten” çıkarıp, gıdanın pazarlanmasına yön veren profesyonel bir katkı haline getiriyor.

Bu alandaki üretimlerin gastronomi sektörüne etkisi nedir?

Yemeğin satışa dönüşmesinde görsel çok güçlü bir etkendir. Bugün sosyal medya, menü tasarımları, reklam kampanyaları, e-ticaret platformları hep görsellik üzerinden çalışıyor. Doğru bir fotoğraf, markayı yukarı taşır; hatalı bir görsel, lezzeti bile arka plana atabilir. Dolayısıyla bu alanda çalışan profesyoneller, sektörün görünmeyen ama en kritik halkalarından biridir.
Benim sunduğum hizmet; sadece bir kare fotoğraf değil, bir ürünün hikâyesini anlatmak, markanın ruhunu yansıtmak ve pazarlama sürecine ciddi katkı sağlamaktır. Özellikle ihracat yapan ya da yurtdışı pazara açılmak isteyen markalar için görsel dilin evrenselliği çok önemli.

Mesleğin evrensel yönüne biraz daha değinir misiniz?

Yemek evrensel bir dildir. Aynı şekilde, yemek görselliği de kültürlerarası bir köprü olabilir. Bir tabak mantı ya da bir zeytinyağlı yaprak sarma, doğru ışık ve doğru styling ile dünyanın her yerinde bir hikâyeye dönüşebilir. Bu işin uluslararası platformlarda karşılık bulması da bu yüzden. Görsellik, lezzetin dünyaya açılan penceresidir.
Ben bu yüzden yemek fotoğrafçılığını sadece bir meslek olarak değil, kültürel bir anlatım biçimi olarak görüyorum. Ve bu alanın hem sektörel hem sanatsal hem de ekonomik boyutta büyümeye devam edeceğine inanıyorum.

Son olarak bu alana ilgi duyan gençlere öneriniz nedir?

Öncelikle merak etsinler, denesinler. Sunumdan çekime, ışıktan kompozisyona kadar çok boyutlu bir alan burası. İyi yemek yapmanın ötesine geçip, anlatmayı öğrenmeliler. Bu meslek hem özgür hem yaratıcı hem de dinamik. Ve en önemlisi: kendi ifadenizi oluşturmanıza olanak sağlar.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve favorilezzetler.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.