Kordon’da dalga sesleri eşliğinde yenen bir boyoz, sabahın erken saatlerinde gevreğin yanına alınan tulum peyniri ya da Kemeraltı’nda kokusunu uzaktan duyulan midye dolmalar… İzmir mutfağı, aslında kentin günlük yaşamının bir parçasıdır.
Her İzmir sabahı, fırınlardan yayılan boyoz kokusuyla başlar. Yanında haşlanmış yumurta ve çayla tamamlanan bu gelenek, şehrin damak hafızasına kazınmıştır. Öğleye doğru ise sokaklarda çıtır gevrekçiler çıkar karşınıza. İstanbul simit diyebilir ama İzmirli için o sadece “gevrek”tir.
Kemeraltı Çarşısı’na adım attığınızda bambaşka bir dünyanın kapıları açılır. Burada sakızlı dondurma, şambali tatlısı yada turşucu dükkanlarından yayılan ekşi kokular, bir anda sizi geçmişin İzmir’ine götürür. Hele ki bol limon sıkılmış, baharatlı kokoreç tezgâhları, gece hayatının vazgeçilmezidir.
Elbette Ege mutfağının sağlıklı ve yeşilliklerle dolu yüzü de İzmir’de kendini gösterir. Zeytinyağlı enginar, deniz börülcesi, radika ve cibes gibi otlarla hazırlanan mezeler, İzmir’in sadece karnı değil, kalbi de doyuran sofralarını kurar.
İzmir’in lezzetleri, bir şehri tanımanın en güzel yollarından biridir. Çünkü bu tatlar sadece damağa değil, belleğe de kazınır. İzmir’i ziyaret eden herkes, dönerken yanında mutlaka birkaç şey taşır: güneşin sıcaklığını, denizin maviliğini ve damağında kalan o unutulmaz tatları…
Lezzet dolu güzel İzmir’den selam ve sevgilerimle…