Şennur Enginler
Köşe Yazarı
Şennur Enginler
 

Sofrada dostluk var: Katerini’den Türkiye’ye lezzetli bir selam

Katerini Belediyesi’nin Turizm Ofisi tarafından düzenlenen “Gastronomi ve Dağ Festivali”, iki gün boyunca doğa, kültür ve lezzeti bir araya getiren eşsiz bir buluşmaydı. Türkiye’den davetli olarak katıldığım bu etkinlikte, iki ülke mutfaklarının ne kadar yakın olduğunu, doğayla kurulan bağın sofralara nasıl yansıdığını bir kez daha hissettim. Yola çıkarken aklımda tek bir soru vardı: “Acaba farklı ne görebilirim?” Ama gördüm ki, farklı olan kadar tanıdık olan da çoktu. İstanbul’dan başlayan yolculuk, İpsala sınır kapısından geçip Alexandroupoli, Kavala ve Selanik üzerinden Katerini’ye uzandı. Deniz kenarında verdiğim kısa molalar yazın son izlerini taşırken, Elatohori’ye vardığımda dağ havası yüzümü okşadı. Bir saat içinde denizden dağa, yazdan kışa geçmiştim adeta. Festivalin açılışı, 26 Eylül akşamı ateş başında yapıldı. Katerini Belediyesi Turizm ve Kültür Ofisi Başkan Yardımcısı Elina Diamantopoulou’nun sıcak karşılamasıyla başlayan akşam, müzik, sohbet ve yöresel tatlarla ısındı. Varillerin içindeki ateşler etrafında toplanan insanlar, soğuğa rağmen öyle sıcaktı ki; kültürlerin dili, gülümsemeyle buluşmuştu. Ertesi sabah festival yoga ile başladı. Yağmur nedeniyle kapalı alana alınan seans, doğayla uyumun küçük ama anlamlı bir sembolüydü. Ardından gelen kahvaltıysa başlı başına bir şölen… El yapımı reçeller, börekler, kestane balı, sütlaç derken, benim favorim tarhana keki ve kestaneli mantar kavurma oldu. Tarhananın tuzlu dokusu ile beyaz peynirin uyumu, sabah serinliğinde bile damakta iz bıraktı. Günün devamında “ağaç kesme ritüeli” adı verilen bir etkinliğe katıldık. İlk duyduğumda şaşırmıştım ama aslında bu, doğaya zarar vermek değil; onu sürdürülebilir şekilde yaşatmanın simgesiydi. Bölge halkı ormandan geçimini sağlıyor ama aynı zamanda ormanı koruyor. Bu denge, festivalin en güçlü mesajıydı. Çocuklara özel doğa oyunları ve bal temalı etkinlikler, beni en çok etkileyen detaylardan biri oldu. Çikolata yerine bala özendirilen çocuklar, hem eğleniyor hem doğanın değerini öğreniyordu. Gün ilerledikçe Makedon halk dansları, müzikler, konserler başladı; her şey sade ama içtendi. Ticari bir kaygı yoktu; tüm ikramlar belediye tarafından sunuluyor, halk etkinlik alanına ücretsiz servislerle taşınıyordu. Katerini’de geçirdiğim bu iki gün, bana bir kez daha şunu hatırlattı: Kültürler farklı görünse de sofraların sıcaklığı hep aynı. Dağların serin havası, kestane balının kokusu, insanların içtenliği… Hepsi bir araya geldiğinde geriye sadece samimi bir tebessüm kalıyor. Bu güzel deneyim için Katerini Belediye Başkanlığı’na ve tüm ekibe teşekkür ederim. Çünkü bu festival bana sadece yeni tatlar değil, yeni dostluklar da armağan etti. “Lezzet, kültür ve doğanın aynı masada buluştuğu bir festival.”
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2025 -Çarşamba
Şennur Enginler

Sofrada dostluk var: Katerini’den Türkiye’ye lezzetli bir selam

Katerini Belediyesi’nin Turizm Ofisi tarafından düzenlenen “Gastronomi ve Dağ Festivali”, iki gün boyunca doğa, kültür ve lezzeti bir araya getiren eşsiz bir buluşmaydı.

Türkiye’den davetli olarak katıldığım bu etkinlikte, iki ülke mutfaklarının ne kadar yakın olduğunu, doğayla kurulan bağın sofralara nasıl yansıdığını bir kez daha hissettim. Yola çıkarken aklımda tek bir soru vardı: “Acaba farklı ne görebilirim?” Ama gördüm ki, farklı olan kadar tanıdık olan da çoktu.

İstanbul’dan başlayan yolculuk, İpsala sınır kapısından geçip Alexandroupoli, Kavala ve Selanik üzerinden Katerini’ye uzandı. Deniz kenarında verdiğim kısa molalar yazın son izlerini taşırken, Elatohori’ye vardığımda dağ havası yüzümü okşadı. Bir saat içinde denizden dağa, yazdan kışa geçmiştim adeta.

Festivalin açılışı, 26 Eylül akşamı ateş başında yapıldı. Katerini Belediyesi Turizm ve Kültür Ofisi Başkan Yardımcısı Elina Diamantopoulou’nun sıcak karşılamasıyla başlayan akşam, müzik, sohbet ve yöresel tatlarla ısındı. Varillerin içindeki ateşler etrafında toplanan insanlar, soğuğa rağmen öyle sıcaktı ki; kültürlerin dili, gülümsemeyle buluşmuştu.

Ertesi sabah festival yoga ile başladı. Yağmur nedeniyle kapalı alana alınan seans, doğayla uyumun küçük ama anlamlı bir sembolüydü. Ardından gelen kahvaltıysa başlı başına bir şölen… El yapımı reçeller, börekler, kestane balı, sütlaç derken, benim favorim tarhana keki ve kestaneli mantar kavurma oldu. Tarhananın tuzlu dokusu ile beyaz peynirin uyumu, sabah serinliğinde bile damakta iz bıraktı.

Günün devamında “ağaç kesme ritüeli” adı verilen bir etkinliğe katıldık. İlk duyduğumda şaşırmıştım ama aslında bu, doğaya zarar vermek değil; onu sürdürülebilir şekilde yaşatmanın simgesiydi. Bölge halkı ormandan geçimini sağlıyor ama aynı zamanda ormanı koruyor. Bu denge, festivalin en güçlü mesajıydı.

Çocuklara özel doğa oyunları ve bal temalı etkinlikler, beni en çok etkileyen detaylardan biri oldu. Çikolata yerine bala özendirilen çocuklar, hem eğleniyor hem doğanın değerini öğreniyordu. Gün ilerledikçe Makedon halk dansları, müzikler, konserler başladı; her şey sade ama içtendi. Ticari bir kaygı yoktu; tüm ikramlar belediye tarafından sunuluyor, halk etkinlik alanına ücretsiz servislerle taşınıyordu.

Katerini’de geçirdiğim bu iki gün, bana bir kez daha şunu hatırlattı: Kültürler farklı görünse de sofraların sıcaklığı hep aynı. Dağların serin havası, kestane balının kokusu, insanların içtenliği… Hepsi bir araya geldiğinde geriye sadece samimi bir tebessüm kalıyor.

Bu güzel deneyim için Katerini Belediye Başkanlığı’na ve tüm ekibe teşekkür ederim. Çünkü bu festival bana sadece yeni tatlar değil, yeni dostluklar da armağan etti.

“Lezzet, kültür ve doğanın aynı masada buluştuğu bir festival.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve favorilezzetler.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mahmut D.
(01.11.2025 14:33 - #224)
Şennur Hanım, bu yazınızla, bizlere Ege'nin iki yakasının aslında ne kadar da birbirine benzediğini ve aynı lezzet ruhunu paylaştığını bir kez daha göstermiş oldunuz. Ne güzel bir yazı! Okurken hem mideme hem ruhuma dokunan bir şölen yaşadım.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve favorilezzetler.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.