Efendim Merhabalar, geçen sayıdan bildiğiniz üzere 19/25 Haziran 2025 tarihleri arasında Isparta Üniversitesi Gastronomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Yılmaz, Kırklareli Üniversitesi Gastronomi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Selman Bayındır hocalarım ve İstinye Üniversitesi gastronomiden bendeniz, ülkemizden de biri kadın olmak üzere dört şefimizle Tunus’a Seafood Gastro Tunisia’a Juri olarak davet edildik.
Tunus: Çölün, Tarihin ve Akdeniz’in buluştuğu ülke, burayı gezmesek, detayları incelemesek, yazık olacaktı. Hocalarımla karar verdik, şoförlü olarak kiraladığımız bir araç ile iki günlük muhteşem bir tur yaptık.
Kuzey Afrika’nın incisi olarak anılan Tunus, hem zengin tarihi hem de doğal güzellikleriyle öne çıkan bir ülke. Akdeniz kıyısında yer alan Tunus, doğusunda bembeyaz sahilleri, güneyinde ise Sahra Çölü’nün büyüleyici manzaraları ile ziyaretçilere farklı dünyaları aynı anda yaşatıyor, bizler de oryantalizmle, modernizmin iç içe geçtiği bu ülkede, Çöl ve Doğal Güzellikler arasında derin bir aracın içinde, kibar ve saygılı, hatta mekanlar hakkında da bilgili şöförümüzle, Tunus’un güneyinde yer alan Sahra Çölünden başlayıp, altın rengi kum tepeleri ve görkemli vahalarıyla macera tutkunlarını kendine çeken yerleri gezdik
Douz ve Tozeur şehirlerini, çöl safarileri ve deve turlarını klimalı aracınızdan izleyip, Tozeur yakınlarındaki Şebika, Tamerza ve Midès kanyonları, doğanın heykeltıraş edasıyla şekillendirdiği vadileri gezginlere eşsiz manzaralar sunan, ayrıca çölün ortasında, Chott el Jerid tuz gölünü, gün batımında da yansıyan kırmızı ve pembe tonlarıyla, büyüleyici bir manzara oluşturuşunu izledik.
Uçan ve konmuş flamingoları, Turna kuşlarını gözlemledik, ama video çektiğim için sizlerle paylaşamıyorum.
Tunus’un kuzey ve doğu kıyıları, Akdeniz’in turkuaz sularına açılıyor.
Hammamet, masmavi denizi, uzun kumsalları ve hareketli tatil köyleriyle en popüler destinasyonlardan biri, zaten yarışma da Hammamet’teydi. Fakat otelimiz ve yarışma alanı merkezden uzak olduğundan ve yoğun tempolu bir yarışma juriliği içinde olduğumuzdan, merkeze kısa süreli geziler yapabildik, bizim turistik kasabalarımızın, turizme başladıkları dönemleri andırıyor.
Sousse’da bu turistik kasabalardan biri, hem plajları hem de UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan tarihi medinasıyla ilgi çekiyor.
Monastir, tarihi kalesi ve huzurlu sahilleriyle öne çıkıyor.
Başkent yakınındaki La Marsa ve Gammarth bölgeleri ise modern otelleri ve sahil kafeleriyle tatil severleri cezbeden Tunus’un modern yüzü.
Tunus, binlerce yıllık tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış,
Kartaca Antik Kenti, Roma döneminin görkemli kalıntılarıyla tarih meraklılarının uğrak noktası, bize de çok şey hatırlattı ve ülkemizle ayaküstü bir mukayese de yapmadık değil, Başkent Tunus’un Medina’sı, dar sokakları, hanları ve pazarlarıyla İslam mimarisinin en güzel örneklerini sergiliyor. Maalesef ben başkenti yalnız dolaştım. Gökhan ve Server hocalar, başkente benden bir gün önce gelip Tunus’tan da benden bir gün önce ayrıldılar. Başkent sokakları, mimari görünüm tamamen Fransız etkisini yansıtıyor.
Bu arada tabii değerli hocalarımla yaptığım El Djem Amfitiyatrosu gezisini atlamak istemem, Roma’daki Kolezyum’un küçük bir kardeşi gibi ve etkileyici büyüklüğüyle ziyaretçilerini zamanda yolculuğa çıkarıyor. Hangi gladyatörler, bu arenada savaştı, hangileri el veya dünya değiştirdi.
Kairouan ise, İslam dünyasının en önemli merkezlerinden biri ve 9. yüzyılda inşa edilen Kairouan Ulu Camii, Kuzey Afrika’nın en eski camilerinden biri. Bizlere de gezmek kısmet oldu. Sermet hocamın Arapça bilgisi bu gezide bizim en büyük sığınağımızdı ve çok işimize yaradı, tabii Gökhan hocamın da fotoğrafçılık kabiliyeti ve perspektif görüşü.
Tunus’un camileri, hem tarihi hem de mimari açıdan büyük önem taşıyor bunu d öğrendik.
Mesela Zitouna Camii (Tunus Medina’sında), İslam kültürünün bölgedeki en önemli simgelerinden biri.
Kairouan Ulu Camii ise, sade ama ihtişamlı mimarisiyle UNESCO Dünya Mirası listesinde olan bir İslam eseri. Sidi Mehrez Camii ve sahil kentlerindeki küçük ama zarif. Camiler, İslam sanatının inceliklerini bir başka yansıtıyor Tunus’da. Tabii Tunus’un rengarenk kapıları da. Tabii başşehirde dolaşırken, İbn-i-Haldun’un heykelini de özellikle ziyaret ettim, uzaktan da olsa fotoğraflarını çektim, ama heykel, barikatla kapanmış, askerlerin koruması altındaydı. Türk’üm dedim, benim de adım Haldun dedim anlatamadım.
Tunus; çölün büyüsü, Akdeniz’in huzuru, tarihin görkemi ve İslam mirasının? zarafeti ile gezginlere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Hem macera arayanlar hem de kültür ve tarih meraklıları için eşsiz bir destinasyondu. Sermet ve Gökhan hocam olmasa, ne bu geziyi gerçekleştirebilir ne de bu fotoğraflarda bu kadar görünebilirdim. Tatil için hala zaman ve mevsim müsait, Tunus’da hesaplı ve vizesiz bir ülke.
Efendim Allahaısmarladık.