Bakmadan Gezme hem eğlenmeye hem de gezmeye devam ediyor. Haydi, birlikte keşfetmeye başlayalım!
Ukrayna, Doğu Avrupa’nın en büyük ülkelerinden biri ve tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir kültür çeşitliliğine sahip. Sovyet geçmişi, Avrupa dokusu ve yerel gelenekleriyle harmanlanan Ukrayna, gezginler için keşfedilmeyi bekleyen bir yer. Eğer rotanızı buraya çevirdiyseniz, işte Ukrayna’da yapabileceklerinizi, tadabileceğiniz lezzetleri ve keşfetmeniz gereken yerleri sizler için tek bir yazıda toparladık.
Ukrayna’da Görülmesi Gereken Şehirler
Ukrayna’da elbette görmeniz gereken birbirinden farklı bölgeler var. Biz Kiev, Lviv ve Odessa’dan bahsedeceğiz. Bu 3 rotayı da çok seveceğinizi biliyorum. Öncelikle başkent Kiev’den başlayalım.
Kiev: Tarih ve Modernizmin Buluştuğu Başkent
Ukrayna’nın başkenti Kiev, Doğu Avrupa’nın en etkileyici şehirlerinden biri olarak hem tarihi hem de modern dokusuyla ziyaretçilerini büyülüyor. Biz buraya gelmeden önce elbette fotoğraflarından bakmıştım ama bu kadar etkileneceğimi hiç düşünmemiştim. Dinyester Nehri’nin kıyısında yer alan bu şehir, altın kubbeli kiliseleri, geniş bulvarları, tarihi yapıları ve hareketli sosyal hayatıyla inanılmaz bir manzara sunuyor. Kiev hem derin tarihi geçmişiyle hem de çağdaş yaşam tarzıyla bir başkent olarak sahip olması gereken her şeye sahip ve bu özellikleri de oldukça ilgi çekici. İşte şimdi size Kiev’in en önemli tarihi ve modern noktalarından bahsetmek istiyorum.
Aziz Sofya Katedrali: Kiev’in Tarihi Mirası
Kiev’in en önemli simgelerinden biri olan Aziz Sofya Katedrali, 11. yüzyılda inşa edilmiş. Bu öyle etkileyici bir katedral ki UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Bizans mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan bu yapı, Kiev Knezliği döneminde inşa ediliyor ve şehrin en önemli dini ve kültürel merkezi oluyor. Bu özelliği ile hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini çekiyor. İç mekânında girdiğiniz gibi göz kamaştırıcı mozaikler ve freskler sizi karşılıyor. Özellikle ünlü Orans Meryem Ana Mozaiği, ziyaretçileri kendine hayran bırakan en bilindik mozaiklerden biri. Katedralin çan kulesine çıkarak Kiev’in muhteşem manzarasını izlemek de mümkün. Buraya kadar gelmişken bu manzarayı görmeden ayrılmayın, e tabi bir fotoğraf karesi de yakalayın!
Pechersk Lavra (Mağara Manastırı): Mistik Bir Atmosfer
11.yüzyılda kurulan Pechersk Lavra, Kiev’in en kutsal mekânlarından biri olarak biliniyor. “Mağara Manastırı” olarak da bilinen bu kompleks, hem yüzeyde yer alan etkileyici kiliseler hem de yer altındaki dar tünellerde bulunan keşiş mezarlarıyla ziyaretçiler için büyüleyici bir atmosfere sunuyor. Manastırın içinde, mum ışıklarıyla aydınlatılmış dar mağara geçitlerinde gezinirken Ortodoks keşişlerinin geçmişte burada nasıl yaşadığını ve dua ettiğini hissetmek çok garip bir histi gerçekten.
Ayrıca öğrendiğim bilgilere göre Pechersk Lavra’nın en dikkat çekici yapıları arasında Büyük Lavra Çan Kulesi ve Teslis Kapısı Kilisesi yer alıyormuş. Manastırın müzesinde eski dini metinler, ikonalar ve altın işlemeli kutsal objeler sergileniyor. Bu müzeyi gezerek detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Andriyivsky Yokuşu: Sanat ve Tarih Bir Arada
Burada gezicek hiç renkli bir yer yok mu diyorsanız, Kiev’in en renkli ve bohem bölgelerinden biri olan Andriyivsky Yokuşu, şehrin sanatçılar, el işi ustaları ve tarih meraklıları için vazgeçilmez bir noktası. Burası, eski Kiev’in atmosferini yaşatan taş döşeli yolları, sanat galerileri, kafeleri ve hediyelik eşya pazarlarıyla ünlüymüş. Biz bir kafede oturup kahvemizi yudumlarken etraf hakkında biraz bilgi edindik. Sevdiklerimiz için de birkaç hediyelik dükkanını ziyaret ettik. Elbette bol bol fotoğraf çekilmeyi de ihmal etmedik. Bu yokuş, aynı zamanda şehrin en güzel mimari yapılarından biri olan Aziz Andreas Kilisesi’ne ev sahipliği yapıyor. Barok tarzındaki bu kilise, 18. yüzyılda inşa edilmiş olup göz alıcı mavi ve altın renkleriyle tüm görkemiyle sizi karşılıyor.
Bu arada Andriyivsky Yokuşu, aynı zamanda edebiyatseverler için de önemli bir nokta. Ünlü yazar Mikhail Bulgakov’un evi burada bulunuyor ve müze olarak ziyaretçilere açık. Bulgakov’un “Usta ve Margarita” adlı eserinin ilham aldığı mekânlardan biri de burasıymış. Yani, buraya geldiğinizde muhakkak uğramanız gereken noktalardan biri Andriyivsky Yokuşu.
Anlatılacak o kadar yer var ki bir sonraki yazım da devamını bekleyin. Burası, keşfetmeye doyamayacağınız bir ülke! Kiev’i tarihi atmosferi, Odessa!nın mis gibi deniz ve tatil kokan hali, Lviv’in romantik sokakları ve geleneksel mutfağı, yerel kahve ve biralarıyla dolu dolu bir gezi sizi bekliyor. Eğer farklı bir tatil deneyimi istiyorsanız, Ukrayna sizin için harika bir destinasyon olacak. Bakmadan Gezme gururla sunar, bu haftaki gezi durağımızı tamamladık. Sizi iyi okumalar ve iyi gezmeler diliyorum. Öpüldünüz.